Çarşamba

Gezi Notları 2: Orwell'in Köpekleri ve Devletin Meşru Şiddeti

Bu blogta devletin varoluş ve meşruiyet sorunları daha önce de tekrar tekrar sorgulanmıştı.* Hatta Orwell'in Animal Farm metninin bir incelemesinde 'köpekler' üzerinde de kısaca durulmuştu. Gezi direnişi vesilesiyle Orwell'in otoriter rejimlerdeki kolluk kuvvetlerine ilişkin oluştuduğu 'köpekler' karakterine tekrar göz atabiliriz kanımca.

Pink Floyd DOGS şarkı sözleri için: http://www.pink-floyd-lyrics.com/html/dogs-animals-lyrics.html

Bilindiği gibi, Hayvan Çiftçiliği'nde domuzlar, köpekler ve koyunlar baş rollerdedir. Otoriter yönetimi DOMUZLAR (ki bu kitapta hem Stalin'e hem de Napolyon'a göndermeler yapan NAPOLYON karakteri kendinde tüm erki toplama hırsıyla yanıp tutuşan lideri temsil etmektedir), devletin kolluk kuvvetlerini, yani mevcut iktidara karşı her türlü muhalefeti ve sorgulayıcı bakış açısını zor kullanma ve şiddet yoluyla bastıran KÖPEKLER, cahil bırakılmış (çoğu zaman okuması bile olmayan) ve balık hafızalı yönetilen (şöyle oku: sömürülen) halkı da KOYUNLAR temsil eder.

Gezi direnişinin en öne çıkan yanlarından biri polis şiddeti oldu. Yapılan anketler gösterdi ki, insanların %50'si aşırı güç kullanan polisin parka yaptığı şafak baskınlarından sonra yerinde duramayıp sokağa çıktı. Polis olmasaydı, muhtemelen bugün hala park işgal altında olacaktı ama milyonlarca insan sokağa dökülmemiş (ve yurttaşlarımız ölmemiş, gözünü kaybetmemiş, dövülmemiş) olacaktı. Ama tabii naif böylesi beklentiler.

Neden?

Devlet denilen aygıt (bildiğimiz bürokrasi, kayıt kuyut işleri), ki köklü bir geçmişi vardır, bir takım adamlar-kadınlar tarafından kontrol edilir. İktidar, adı üstünde, iktidarsızlaştırılmak istendiğinde, bunu savunacak ve kendisinin meşru kıldığı bir yol icat etmiştir: Kolluk kuvvetleri. Eski zamanlarda meşruiyetini göksel olandan aldığını iddia eden iktidar sahipleri yerine, artık meşruiyetini halkın oylarıyla aldığını iddia eden bir modern sistem almıştır. Demokrasi adı verilen bu sistem, yeterince dengeli olarak kurulmadı ve işlemiyorsa o zaman, çoğunluğun azınlığı ezdiği bir dikta rejimine dönüşebilir -ki Şekil 1a: Türkiye ve benzerleri.

Buradaki önemli nokta, kolluk kuvvetlerinin halka karşı herhangi bir yere hesap verme zorunluluğu olmadan şiddet ve baskı amacıyla kullanılabilmesi. Öyle ki, devletin kendiliğinden meşru kıldığı polis şiddetine karşı halkın 'taş atması' gibi sembolik sayılabilecek eylemler, devletin ağzında 'işte asıl şiddet budur' diye lanse edilir (çünkü meşru değildir!). Çok mantıksız ama işte böyle. Devletin hukuku devleti korur, halkı değil. Tıpkı çalışma yasasının işvereni koruduğu ve işçiyi ezdiği gibi. Hukuk, burada her türlü devlet şiddetini haklı çıkarmaya yarayan bir araca evrilmiştir. Halkın tek gücü kendi bedeni ve dayanışmasıdır. Sonuç olarak kolluk kuvvetleri, devletin pis işlerini eyleme döken bir maşa işlevi görürler. Bu nedenle halkın direk karşısına çıktıkları için devletin halkıyla fiziksel temasa geçişinin simgeleridir. Tam da bu nedenle sevilmezler veya acınası durumdadırlar, çünkü bir çok kere duyduğumuz gibi onlar 'emir eridir'. Onlardan yaptıklarını sorgulama veya emre itaatsizlik beklemek biraz abesle iştigal olabilir. Yine de, gezi olayları sırasında 4 tane polisin intihar ettiği bilgisi doğru olarak teyit edildi; ancak bu vakaların gerçek nedenleri nedir bilemiyoruz (bkz. http://siyaset.milliyet.com.tr/polis-intiharlari-ailevi-sorunmus/siyaset/detay/1721284/default.htm).

Kaynak: http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/yilda-ortalama-50-polis-intihar-ediyor-h24079.html

Şimdi Orwell'de bu kolluk kuvvetlerinin ortaya çıkış mevzusu ilginçtir; bize biraz içgörü sağlayabilir. Şöyle ki, aslında kitap boyunca köpeklerle ilgili pek fazla pasaj yoktur. İlk devrim yapıldığında oradadırlar ama henüz kolluk kuvveti değillerdir. Hikayedeki kilit olay, Napolyon'un 3 tane yavru köpeği annelerinden ayırıp yanına aldığı sahnedir. Uzun zaman bir daha bu köpeklerden haber alamayız. Ta ki Troçki olduğu aşikar olan SNOWBALL (başka bir domuz) çiftlikten kovulana dek. Napolyon, Snowball'un halkı eğitme, okuma-yazma öğretme, üretim yapma, teknoloji üretme gibi politikalarının kendi mutlak iktidarına büyük bir tehdit oluşturduğu görüşündedir. Snowball'u önce itibarsızlaştırır, yalan propogandalar yapar, sonra da köpekleri yardımıyla onu çiftlikten zor kullanma yoluyla kovar. Bir daha Snowball'dan haber alamayız. Böylece çiftlik hayvanları için tam bir karanlık çağ başlar.

İktidarını sağlamlaştıran Napolyon, bundan sonra köpeklerini mütemadiyen koyunlar üzerinde kullanmaya devam eder. Koyunlar ne zaman 'acaba?' diyecek olsalar ya da ne zaman 'Snowball haklıydı' diye düşünmeye başlasalar köpekler ortaya çıkar ve gerek psikolojik gerekse fiziksel şiddetle koyunların herhangi bir isyan (yeni bir devrim) yaratmasına izin vermezler.

Yalanlar ve gerçekler

Sonuç olarak: Kitapta her ne kadar köpeklerle ilgili fazla pasaj olmasa da, iktidarın meşru şiddet kaynağı olarak köpekler aslında tarihin gidişatında ve iktidarların otoriterleşmesinde çok çok önemli bir rol oynuyorlar. Ne var ki, köpeklerle savaşmak ve düşmanı salt onlarmış gibi görmek iktidarın işine gelecektir, çünkü daha önce de dediğimiz gibi, onlar sadece bir maşadır. Maşayla ilgilenmenin, enerjiyi ona yönlendirmenin anlamı vardır tabii ki, ancak asıl düşman köpekler değildir. Asıl düşman domuzlardır. Domuzlara ve her daim türemeye meğilli NAPOLYONlara karşı daha yapısal ve temelden baskı oluşturmak gerekir. Çok bilindik örnek: Gandhi'nin tuz yürüyüşü...Devrim ne zaman olur bilinmez, Hayvan Çiftliği'nde devrim hiç beklenmedik bir anda oluvermişti. yılların kötü muamelesine karşı dolmuş ve Old Major sayesinde bilinçlenmiş olan hayvanlar yem verilmeyi unutuldukları bir günde isyan bayrağını çekmiş ve insanların sömürüsüne karşı Hayvan İsyanı'nı başlatmışlardı. Tarihte tekerrürler olur mu bilmem, ama bazen döngüselliğe meğil ettiğim oluyor. İnsana karşı zafer kazanan hayvanlar, Napolyon'u da yenebilirler mi dersiniz?

* http://felsefepopisi.blogspot.com/2012/03/schiller-ve-orwellde-domuzlar-kopekler.html
* http://felsefepopisi.blogspot.com/2012/12/roboski-hadisesi-devlet-eyledi-canlar.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder