Pazar

Schelling: İnsan Özgürlüğünün Özü Üzerine

"Özgürlüğün gerçek ve canlı kavramı, onun iyiliğe ve kötülüğe olan yetkinliğidir."

zgürlüğün içinde bir arzu uyanır, dik ve sarp bir yamaçta başı dönen birini gizemli bir ses gibi aşağıya düşmeye çağırır; ya da eski bir söylenceye göre, Sirenler’in derinlerden yankılanan karşı konulamaz şarkısının, oradan geçmekte olan denizcileri girdaba sürüklemesi gibi."

"Bireysel eylem, özgür varlığın içsel zorunluluğundan kaynaklanır ve bu zorunluluk, sık sık yapıldığı gibi, mecburiyete dayalı ampirik zorunlulukla (ki bu da aslında yalnızca kılık değiştirmiş rastlantısallıktır) karıştırılmamalıdır. Peki ama özdeki bu içsel zorunluluk nedir? Burada söz konusu olan, zorunluluğun ve özgürlüğün birleşmesidir. Bu öz, cansız bir şey olsa ve insanda yalnızca verili bir şekilde bulunsa, bu özden meydana gelecek olan her eylem yalnızca zorunluluktan meydana gelmiş, böylece hesap verilebilirlik ve özgürlük ortadan kalkmış olur. Bizim bahsettiğimiz içsel zorunluluk bizzat özgürlüktür; insanın özü bizzat insanın kendi eylemidir; zorunluluk ve özgürlük, tek bir öz olarak birbirinin içindedir, yalnızca farklı açılardan bakıldığında farklı görünürler, örneğin kendi içinde ele alındığında özgürlük olan, biçimsel olarak ele alındığında zorunluluk gibi görünür."

"Tüm eylemlerin inkâr edilemez zorunluluğuyla beraber, kendinin farkında olan her birey, kazayla ya da rastlantısal olarak iyi ya da kötü biri olmadığını kendisine itiraf etmek zorundadır; örneğin kötü bir birey, kendisini kesinlikle zorla bu duruma getirilmiş hissetmez, tersine eylemleri kendi istencine uygun biçimde gerçekleşir, istencine karşı değil. Bir kişi kaza ya da rastlantı sonucu iyi olmaz, ayrıca herhangi bir zorlama ya da baskı, hatta cehennemin kapıları bile onun temel tutumunu sarsamaz. Ortaya çıktığında zorunlu hale gelen özgür eylem, yalnızca öz farkındalık ve ideal bir şey olarak bilinçte oluşmaz, çünkü özgür eylem, yalnızca bilinci değil özü de önceler, hatta bizzat her türlü özü ve bilinci meydana getirirAncak bu eylem, insanın tamamen bilinçsiz olduğu bir eylem değildir; örneğin yanlış bir davranışını mazur gösteren ve “ne yapalım ben böyleyim” diyen birisi, bizzat bu kişi olmasının kendi suçu sonucunda gerçekleştiğinin farkındadır, tıpkı başka türlü davranamayacağı konusunda haklı olduğu gibi."

"Kötülüğün genel olanağı, gösterildiği gibi, insanın kendi benliğini özel bir araç olarak görmek yerine, onu her şeye hükmetmek isteyen bir evrensel istence yükseltmesinde ve içindeki tinselliği bir araca dönüştürme çabasında yatar."

"Dürüstlük, ödevin katı bir şekilde yerine getirilmesi olarak son derece biçimsel olabilir, sert ve zalim bir karakteri olabilir. Bu katı tutum, doğadaki yaşamın katılığı gibi, ilk kez gerçek zarafetin ve ilahiliğin yeşereceği tohumdur; öte yandan sözde daha soylu olan ve bu tohumu küçümseme hakkını kendinde bulan ahlak, hiç meyve üretmeyen cansız bir filize benzer."

"Kendisinde kötülük yapacak malzeme ya da güç olmayan kişi, iyilik için de hazır değildir. Olumsuz ahlakımızın savaştığı tutkuların her biri, bir erdemle aynı kökü paylaşan güçlerdir. Her türlü nefretin ruhu sevgidir ve en şiddetli öfkede kendini gösteren, en içteki merkezin kışkırtılan dinginliğidir. Uygun ölçüde ve organik bir dengede olduğu sürece tutkular erdemin gücüdür ve onun doğrudan aracıdır."

"Tin, hem içindeki logosu hem de sonsuz özlemi algılayarak ve aslında kendisi olan sevgi tarafından mecbur edilerek, sözünü söyler, böylece akıl ve özlem, özgürce yaratan, her şeye gücü yeten istence dönüşürler, doğanın başlangıçtaki düzensizliğini, sanki bu düzensizlik kendilerinin eseriymiş gibi düzene sokmaya çalışır."

 "Sevgi, kendi başına var olan, ama gerçekte öteki olmadan var olmayan ya da var olamayanları birleştirir. Sevgi, zaten birbirlerine ihtiyacı olan şeylerin bir araya gelmesi değildir. Gerçek sevgi, kendi başlarına var olabilen şeylerin, yine de başkası için ve başkasıyla var olmasıdır. Sevgi, parçaların bir bütün oluşturması değil, başka bir parçaya ihtiyacı olmayan bütünün, yine de -buna rağmen- başka bir bütünle var olmasıdır. Bu aynı zamanda sevginin özgürlükle olan özsel bağını gösterir."