Cumartesi

Corona Notları 1

Yeni ütopyalar, toplum teorileri, felsefi analizler için bence erken henüz. Virüsün dünyayı nasıl şekillendireceği, ekonomiyi nasıl darmadağın edeceği belirsiz. İnsanlar acı çekiyor, ölüyor.

Ama diğer yandan bazı şeyleri kaydetmeli...

Ocak ortasından beri Wuhan'ı takip ediyordum. Büyük ihtimalle evde bebek olduğundan biraz takıntılı hale gelmiştim. Her gece ahali uyuduktan sonra oradan gelen her şeyi izlemeye, komplo sitelerinde yazan her şeyi okumaya başlamıştım: Evlerine mühürlenenler; evlerinden zorla alınanlar; olan biteni gösterdiği için tutuklanan gazeteciler; bir elinde ateşölçer diğer elinde silah olan askeri-doktorlar; karantinadan kaçmaya çalışanları şok tabancasıyla durduran polisler; hastaneye alınmadığı için ya da başka nedenlerden ötürü öfkeyle sağa sola tükürük saçarak virüsü yaymak isteyenler... daha neler neler. Bazıları belki doğru değildi, daha önceki bir tarihe aitti. Ama Wuhan'ın ve Hubei bölgesinin BOMBOK bir durumda olduğu belliydi. Bu dediklerim ocak ortasından ocak sonuna doğru geçen süre. Sonrasında oradan gelen videolar azaldı ve neredeyse yok oldu. Büyük ihtimalle Çin tamamen sansürlemeyi başardı.

Peki bütün bu süreçte WHO yani Dünya Sağlık Örgütü ne yaptı? Bölgeye birkaç uzman göndermek dışında HİÇBİR ŞEY. Tersine, insanları teskin etmeye, sakinleştirmeye çalıştılar. O dönemde internette çıkan ve bugün gerçek olduğunu öğrendiğimiz bir sürü şeyi yalanladılar. Örneğin virüsün havada birkaç saat asılı kaldığı ve belirli yüzeyler üzerinde günlerce durabildiği en geç ocak sonunda zaten konuşuluyordu. Bu konuda bkz.

Dahası WHO, pandemi ilan etmek için mart ayının ikinci haftasına kadar bekledi. Oysa benim izlediklerimin yarısını izleseler, çoktan bütün sınırların kapatılması gerektiğini söylerlerdi. Peki benden az mı biliyordu WHO? Hiç sanmam. Kapitalizmin çarkını son ana kadar döndürmek istediler. Global bir ekonomik krizin sorumluluğunu almaktan korktular. Büyük olasılıkla hem ABD hem de Çin devleti tarafından yönlendirildiler. Pandemi de büyük ihtimalle hisse senetlerini satması gereken kodamanlar bunu yaptıktan sonra ilan edildi. Bu konuda bkz.

Bu nedenle WHO yetkilileri derhal istifa etmeli (bence tutuklanmalı), WHO lağvedilmeli ya da büyük şirketlerle bağı tamamen kesilerek gerçek sağlık emekçileri tarafından yönetilmeli.

Bir başka dikkat çeken şey ise, devlet başkanlarının ve büyük sermayenin tek bir ağız olmuşçasına "Corona'yla Savaş"tan söz etmeleri. Örneğin bkz. Hastalıkta savaş metaforunu daha önce Susan Sontag Metafor Olarak Hastalık kitabında irdelemişti. Sontag burada, "hastalıkla savaşmak", "savunma sistemi olarak bağışıklık" gibi askeri terimlerin yalnızca hastalığı değil hastayı da damgalayan bir söylem olduğunu yazıyordu.

Ama burada gerçek bir savaş filan yok. Virüs bir düşman değil. Burada kendi yarattığımız bir düzenin  sonucu olan bir savaş ortamıyla karşı karşıya olabiliriz en fazla. Paniğe kapılınca ilk olarak tuvalet kağıdına sarılan bir konformizmin sürmesine yardımcı olduğu düzenin belki de kendi yarattığı canavarla (Corona değil) savaşına tanık olacağız. Ama daha bunları düşünecek-konuşacak çok zamanımız olacak sanırım.

Bu arada, bu virüsün dünyayı kasıp kavuracağını ocak ortasında tahmin eden "komplo teorisi" sitelerindeki deneyimli hayatta kalmacıların, bu tuvalet kağıdı olayıyla çok dalga geçtiklerini eklemeliyim. Çünkü ilk edinilecekler listesinin neredeyse en sonunda yer alıyor popo silme araç gereçleri. Bu virüs dünyanın efendisi olmadığımızın yanında süper-ultra zeki canlılar olmadığımızı da gösteriyor.

Not: Corona günlerinde hayatta kalmacıların önerileri için fena olmayan bir site için bkz

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder